Anayasa Mahkemesi’nin Sansaryan Han ile ilgili mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin kararı
Anayasa Mahkemesi, İstanbul’daki Sansaryan Hanı’nın önce İl Özel İdaresi’ne sonra da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne devrinin iptali için Sansaryan Vakfı’na ilişkin açılan davanın reddini Anayasa’nın ihlali olarak değerlendirdi. mülkiyet hakkı.
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan karara göre Sansaryan Vakfı, 1901 yılında Rus vatandaşı Ağa Mugradiç Sansaryan tarafından İstanbul’da kuruldu. Fakir Ermeni çocuklarının eğitim ve öğretim masraflarını karşılamayı amaçlayan vakfın vakfiyesinde, “Ermeni milletinin patriği kim ise vakfın vakfının temeli oysa ona ait olacaktır” ifadesi yer alıyordu.
Cumhuriyetin ilanından sonra vakfa ait olan Fatih’teki Sansaryan Hanı, kadastro komisyonunun kararıyla 1929 yılında vakıf adına tescil edilmiştir. 1930 yılında İstanbul İl Özel İdaresi’nin açtığı dava ile hanın idaresi İstanbul İl Özel İdaresi’ne devredildi. 1951 yılında idarenin başvurusu üzerine taşınmaz, 1952 yılında İstanbul İl Özel İdaresi adına tescil edilmiştir.
1985 yılında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İl Özel İdaresi aleyhine iptal ve tescil davası açmıştır. Taşınmazın mülkiyetinin vakfa ait olduğu ve 1957 tarihli ve 7044 sayılı Vakıflar Dönemi Tarihindeki Eski Eserler ve Tarihi Eserler Genel Müdürlüğü Kanunu gereğince taşınmazın Genel Müdürlük’e teslim edilmesinin gerekli olduğu ileri sürülmüştür. ve Mimari Değer. Davanın kabulüne karar verildi ve taşınmaz bu kez Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne devredildi.
Bu sürecin ardından vakfı temsil eden Türkiye Ermenileri Patrikhanesi, 2011 yılında İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tapunun iptali ve tescili için dava açtı. davada Türkiye Ermenileri Patriğinin vakfı temsil yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Kararın kesinleşmesinin ardından Sansaryan Vakfı, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yargıtay, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, olayın sonuçlarının ortadan kaldırılması için belgenin yeniden yargılanmak üzere İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. ihlal.
Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesi kararında, Anayasa’nın 35. maddesinde herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği vurgulanmış ve bu hakların kullanılmasına karar verilmiştir. mülkiyet hakkı toplum yararına aykırı olamaz.
Başvuruya konu olayda, mülkiyet hakkına müdahale olduğu belirtilen kararda, “Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisi yasama organına aittir.” karar geri alındı.
Demokrasilerde hangi hakların sınırlandırılacağını bürokrasi veya yargının değil yasama organının belirleyeceği belirtilen kararda şu değerlendirmelere yer verildi:
“Bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, vakfın kaynaşık vakıf olarak kabul edilmesi ve buna bağlı olarak Patrikhane’nin vakfı temsil yetkisinin bulunmadığı değerlendirmesinin, kanun kararlarının öngörülemeyen genişletici yorumuna dayandığı sonucuna varılmıştır. .Bu davada, başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin hukuki dayanağı olmadığı sonucuna varılmıştır.Bu sonuca göre müdahalenin hukuki bir amacı olduğu, “Ölçülüp ölçülmediğinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Anayasa’nın 35’inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmelidir” denildi.